22 Eylül 2011 Perşembe

Mahallenin En Mutlu Yumurcağı- 8 ay-5 yaş arası çocuk eğitimi



Benim Büyülü Kitabım:  Mahallenin En Mutlu Yumurcağı* 

Madonna'nın doktoru diye duyup hemen aldığım, -evet Madonna'yı, disiplinini, enerjisini çokseverim- Dr. Harvey Karp'ın 2 kitabı bebek büyütürken bana çok yardımcı oldu.Mahallenin En Mutlu Bebeği (İlk 1 yılı anlatır) ve Mahallenin En Mutlu Yumurcağı (1-5 yaş). Harvey İstanbul'a da gelmiş ve konferansına gidenler çok güzel şeyler yazmış... 


Harvey Karp’tan notlar…

Toddler-Cocuklarımız (8 ay / 5 yaş arası) = Magara adamı *ilkel*içgüdüsel*

Biz=Uygar dünyanın büyükelçileri

Bu yontemlerin tantrumların doğru teknik ile uygulandığında %50 oranında 2 dakika içinde tantrumları önlediğini soyler Harvey Karp. Aslında CD sini bulup izlememizin teknikleri görmek açısından faydalı olduğunu düşünüyorum ben de!

1- Çocuklarınızdan beklentiniz olmasın. Sabırları, tahamulleri, uygun davranış şekilleri yoktur. Tantrum yaşadıkları zaman kişisel olarak algılamayın!

2- Tantrum yaşadıklarında eger karşılarına super sakin olursanız bu işi daha kötüye sürükleyebilir. Düşünün ki çok sinirlisiniz ve birisi size sakin bir ses tonu ile yatıştırmaya kalksa siniriniz yatışacağına daha da coşar. Cocukların onu anladığınızı bilmeye ihtiyaçları var.

3- Cocuklar günümüzde hem fazla hem az uyarılıyorlar. Bir apartman katında yaşamaya zorlanan Tarzan gibiler, bu durumun ne kadar sıkıcı olabileceğini düşünün. Daha fazla dışarıda olmaya, doğa ile vakit geçirmeye, koşmaya oynamaya ihtiyaçları var, buda az uyarıldıkları taraf, ancak bilg oyunları oyuncaklar bir taraftan fazla uyarılmalarına sebep oluyor. Mümkün mertebe çocuklarınızı dışarı çıkarın!

4- Cocukların sol beyinleri gelişmemiştir, dil gelişimi-mantık yürütme gibi yetenekleri sınırlıdır, ancak sağ beyinleri mükemmel çalışır. Bu nedenle ne soylediğiniz değil, nasıl soylediğiniz önem taşır! cocukta tantrum katsayısı arttıkça sol beyin kullanımı gittikçe düşer.

5- Tantrum ile başa çıkmanın iki yöntemi ise
(a) Fast Food Kuralı (dikkat cekmeye aclık duymak) – tantrumlarına saygı duyun/anlamaya çalışın (Ağlıyorsuni yemen yemek istemiyorsun, kızgınsın gibi...Duygularını dile dökmek)
(b) Onların dili ile konuşun (yumurcakça, toddler-ese). Bunu tenis oynamak gibi düşünün…Normal bir konuşmanın %50 sini biz %50 sini karşı taraf yapar ancak cocukta bu oran %90 cocuk %10 biz şeklinde olmalıdır. Şöyleki kimin en çok ilgiye ihiyacı varsa sıra onundur ve üstelik ekstra uzun zaman kullanma hakkına sahiptir.

6- Ne soylediklerini anladığınızı hissetmeleri cok onemli. Annem/Babam beni dinliyor hissi vermek gerekiyor. Bunun için ne dediğinizin hiç bir önemi yok (sol beyin) ama nasıl soylediğinizin önemi çok (sağ beyin). Örnek: Makarnayı yere attı, güldünüz=hmm çok iyi bir şey yaptım / makarnayi yere attı, hafif uyarıcı bir sesle yapmaması gerektigini soylemek gerekiyor

7- Cumle kurarken kısa (ilkel insan ile konustugumuzu unutmadan) cumleler, sürekli tekrar ve toddlerın ruh durumunun 1/3 ünü geri yansıtmak işe yarayabilir imiş. Bunların hiçbirinin işe yaramadığı durumlar olabilir der Mr. Karp. Tek dertleri size kendilerini anlatabilmek….

8- Biz öfkeden kör oluruz ama cocuklar sağır olur der…Bu durumda iken sağ beyin ile iletişim kurmaya çalışın. Asla bağırmayın, duyguları yansıtırken yavaş başlayın, unutmayın sözlerin bir önemi yok. Mesela ellerini kullanarak HAYIR HAYIR diyorsa sizde aynı şekilde elleri kullanarak HAYIR HAYIR deyin.

9- İletişim kurarken cocugunuza saygı duyun, onun dili ile konuşun. Tantrum sırasında bebek dili ile konuşmak çok utanç verici gelebilir ancak unutmayın, bunu bebeginiz mutlu iken içgüdüsel olarak zaten yapıyorsunuz! Siz onun dili ile konuştukça – sağ beyne hitap ettikçe – ve onun duygularını geri yansıttıkça toddleriniz daha mutlu olacak. Örnek: Cocuk sinirlendiğinde tantrum a girdiğinde sakin kalmak çocuğu daha fazla kudurturmuş. Söyleki mesela "araba istiyorum" siz sakin sakin "arabayı alamayız bizim değil" derseniz aaa bu anlamadı herhalde diye düşünüp daha yuksek sesle "ARABA ISTIYORUM" dermis. o nedenle yumurcakca konusmak ve "ARABAYI ISTIYORSUN ARABAYI ISTIYORSUN" gibi yaklaşıp cocgua "evet anladı galiba beni" düşündürtmek lazımmış

10- Toddler’ın dikkatini sakinleştirdikten sonra dağıtın. Kendimizi ele alalım, çok sinirliyken biri bize telefonu sallayıp aa ne güzel telefon derse onu ciddiye almadığımız gibi daha da cok sinirleniriz.

11- Sorun cozuldukten sonra sıkıca sarılın

12- Eger işler iyice çığrından çıktı ise, artık kontrol edilemez halde ise “iyilikle gormezden gelin” sakın uzun uzun konuşup sakinleştirmeye çalışmayın. 10sn lik uzak durmalar halinde görmezden gelin. Bağırırken sevgi dolu olarak “cok guzel bagırıyorsun” deyip 10 sn uzak durun. Sakinleşene kadar 10sn periyodlar halinde kontrollü görmezden gelin. Uzak durduğunuzda başka birşey ile uğraşıyormuş gibi görünün. Boylece ağlamanın işe yaramayacağını görecektir.

13- Cocugunuzu övün ve dedikodusunu yapın: Oyuncakalrını topladığında, “oyuncaklarını ne güzel topladın” ı kendisine soyledikten sonra oyuncaklarına vs de övün/dedikodusunu yapın “ biliyormusun tavşan kardeş bugun Aylin oyuncaklarını çok güzel topladı” şeklinde. Bunu çocuğun duymasını da sağlayın. Aklında soyle bir şey oluşacak (bugün oyuncaklarımı topladığım için herkesten ne kadar güzel şeyler duyuyorum).

14- Çocuğunuzun kazanmasına izin verin. Çocuklarimız fiziksel olarak, dil gelişimi olarak bizden zayıf, onlara kazanmanın bizi yenmenin tadını tattırın ancak bu hakkaniyet ile yapılmalı. cocuklar için bu hakkaniyet oranı %90 oyuncak onlara %10 size hemde kırık olan şeklindedir. Ancak hakkaniyetin oturabilmesi için %10 kaybetmek gerekiyor.

15- Beklemeyi öğrenebilmeleri için istediklerini neredeyse verin. Buna “patience stretching” yani sabır süresini cekistirerek uzatma diyebiliriz sanırım. Mesela siz telefonda konuşurken sizin dikkatinizi çekmek istedi ise; telefondaki arkadaşınızdan 1 dakika müsaade isteyin. Sonra cocugunuza dönüp “evet hayatım nedir gostereceğim sey” deyin. Sonra cocugunuza 1 dakika canım diyip musaade isteyin, telefonu uygun bir şekilde kapatın hemen cocuk beklerken sonra çocuğunuz ile ilgilenin. Boylece telefonu kapatma sürenizi beklemiş olacak ve ilginizi çekmiş olacak. Diğer ornek, kurabiye istedi yemekten once, Kurabiye istiyorsun diye ona geri yansıtın,yemek sonuna kadar beklemesini sağlayın ancak yemekten sonra 2 kurabiye verin. “Beklemek eğlenceli, sonunda 2 kurabiyem oldu” diye düşünmesini sağlayın.

16- Soru: Çocukların birbirine şiddet uygulaması durumunda ne yapmak gerektiği üzerine idi.

Harvey dedi ki...

Sozle değil hareket ile uyarın, mesela vurmaya mı başladı..el çırpıp sert bir sesle "hayır vurmuyoruz" deyin ama sonra başka tarafa bakıni başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi yapın.
Size bakınca tamam tehlike gecti yine yapabilirim diye düşünecek, teşebbüs eder etmez tekrar el çırpın ve uyarın...bilsin ki ona bakmıyor olduğunuz da da bu hareketi yapmak kabul edilemez.
Ama iş büyüyecek gibiyse ve sizi dinlemiyorsa 1 dakikalık uzaklaştırma yapın, daha da büyük ise bu davranış devam ettikçe uzaklaştırın...
17- Soru: birlikte uyuma ile ilgili idi

Harvey dedi ki...

Eger sizinle beraber uyumak istiyorsa bir kac saat beraber uyuyabilir, sonra yatağına koyabilirsiniz...
18- Soru: yuvaya başlama yaşı hakkında idi

Harvey dedi ki...

2 yaş hatta 18 ay dahi yuvaya başlamak için erken değil. 3'ü beklemenize gerek yok...Cocuklarımız bizi çok severler ama etrafta oynayabileceği başka çocuklar varsa bizi ikinci plana atarlar. Bu nedenle eger hazır oldugunuzu (Ebeveyn ve cocuk olarak) düşünüyorsanız 3 yaşı beklemenize gerek yok!


20 Eylül 2011 Salı

Bebek Neler Söyler; Bebek Dili


"Dunstan Baby Language" videolarina göre bebekler ağlarken 5 ses çıkarır. 


Neh : Aciktim
Owh: Uykum geldi
Heh: Rahatsizim (ses, gurultu,ortam sicakligi,altinin degistirilmesi gerektigi vs)
Eh: Gazim var
Eairh: Karnim agriyor



11 Nisan 2011 Pazartesi

Son Olarak Önemli Notlar

*Tedavi başlamadan bitkisel yollardan da geçtik. Ben soğan suyu (Önceden başladım ve 15 gün uyguladıktan sonra tedavi başlamadan 3-4 gün önce bitirdim), kocam keçiboynuzu suyu (tedavi başlamadan yaklaşık 2 ay önce başladı ve 2 ay kadar sürdü) içtik. Ayrıca ikimizde taze sıkılmış meyve sularıyla, havuç suyu lüplettik. Yararı oldu mu olmadı mı gerçekten bilmiyorum. En azından psikolojik olarak olumlu etkisi oldu.

*Bol bol dualar ettik. Ayrıca eve aldığımız bebek kıyafetlerini hergün öpüp kokladık ve sanki bebeğimiz varmış gibi davrandık. Bilinçaltımı kandırdım:))

*Yakınlarımı bana pozitif mesajlar göndermeleri ve dualar etmeleri için teşvik ettim. Bence onların da yararı oldu.

*Hayatımdaki en önemli şey bu bebek. Buna odaklandım. Diğer herşeyi şimdilik ikinci plana attım.

*İnternete fazla bulaşmayın. Çünkü moral bozucu düzünelerce haber var. İnternette "tüp bebekte mutlu son hikayeleri" altında bile hamile kalamayan kadınların hikayeleri var. Moral bozucu. Üstelik bir sürü de bilgi kirliliği var. İnternet haberleri yüzünden 12 gün bekleme ve 2 gebelik testi yaptırma sürecinde çok acı çektim. Ya internete fazla girmeyin ya da sizi mutlu edecek haberleri okumaya çalışın.

*Kendinize inanın. Aslında bu tüp bebek işi doktorun ve hemşirenin her dediğini harfiyen yerine getirdiğinde herkes için büyük bir şans diye düşünüyorum. Ben hep şöyle düşündüm. 65 yaşında 50 yaşında kadınlar doğurdu. Benim onlardan neyim eksik. Yaşım 38 ve doktorlar ne derse desin daha çok gencim.


Dunyanin En Yasli Hamile Kalan Annesi (70 Yasinda) Yanda resmi görünüyor.


64 yaşında anne oldu

Füsun Demirel 50 yaşından sonra ikiz annesi oldu.






Bekleyiş ve Mutlu Son

Transferden itibaren 12 gün boyunca beklemem gerekiyordu. En zor kısmıydı. Bu dönemde her gece kendi kendime reiki yaptım. Dualar ettim. Eyüp Sultan'a gittim. Kemal 14 Şubatta hediye olarak bebek kıyafetleri almıştı. Onları her gece koklayarak, öperek uyudum. Kemalime de koklattım. Kendimi yormamayı sürdürdüm. Çok önemli, hemşirenin uyarısıyla gerinmedim, uzanmadım, ağırlık kaldırmadım. Elektrik süpürgesini bile ağır diye kullanmadım. Yani dikkat ettim ve eilmden gelen herşeyi yaptım. Bu 12 gün bir türlü geçmek bilmedi. 
Uykusunda Gülen Bebek Resimi
Ve 4 Mart 2011'de gebelik testi için tabii ki sabahın köründe Kemalimle birlikte hastanedeydik. Kan verdim ve öğleden sonrayı beklemeye başladık. Hala bekleyiş... Saat 14 gibi gel dedi hemşire. Gitmeden evden (annemin hastaneye yakın olan Üsküdar merkezdeki evinden) test sonuçlarını görmek için internete girdim. Acayipti. Girdim Zeynep Kamil sitesine.Online sonuçları öğreneceğim. Bir türlü sonucu alamadım. Sanki bir filmdeymişim ve ortamı daha da heyecanlı hale getirmek için yönetmen son dakikaları uzattıkça uzatıyordu. 5-6 kez denedikten sonra ve işte sonuçlar.
Beta Hcg yani hamilelik hormonunun değeri 108.2'ydi. Yani HAMİLEYDİM. Yani tutmuştu. Yani tüp bebek yöntemi başarıyla sonuçlanmıştı.
Tabii ki hemen ağlamaya başladım ve annemle birbirimize sarıldık. Acayip rahatlamıştım. Onca uğraşa değmişti. Ne harika bir gündü. Ne süper bir gündü.
Öğleden sonra hastaneye gittim ve doktorlar da teyit ettiler. Ama hala bir şüphe vardı. Dış gebelik olabilirdi. Bu olasılığı bertaraf etmek için tek yol 2 gün sonra yapılacak yeni bir kan testindeydi. Yani bekleyiş ve heyecan bitmiyordu.


6 Mart 2011
Yine bitmek bilmeyen bir günün ardından pazar günü özel bir hastanenin yolunu tuttuk. Gebelik testi için kan verdim. Yine öğleden sonra gelin dediler. O arayı Kartal'da organik pazara giderek değerlendirdik. Artık bir canlı taşıyordum. Yiyeceklerime dikkat etmeliydim.
Pazar dönüşü koşarak hastaneye gittik ve sonucu elime aldım. 2 gün önceki değerin yaklaşık 2 katı olmalıydı.
İşte sonuç:
Beta HCG: 279,6
YANİ KESİN OLARAK HAMİLEYİM. YANİ ANNE OLACAĞIM. YANİ KEMAL BABA OLACAK.










Tüp Bebek Tedavisinde Adım Adım

8 Ocak 2011'de regli oldum. 18 gün sonra çağırmışlardı, heyecandan sanırım 17. gün gittim yani 24 Ocak'ta. Sorun olmadı. Sabah doktor ultrasonla baktı ve kan testi yapıldı. Öğleden sonra tekrar hastaneye gittim ve hemşire özel olarak, tedaviye başlayacak olan biz  hastalarla görüştü.

Hemşire tüp bebek iğnelerinin yanında kulllanmam için 3 ilaç yazdı. Bunlar: 100'lük bebek asprini (1'er tane tok karnına, yine tok karnına Folbiol (yani folik asit)  ve 1 kutu kadın bir kutu erkek için -toplam 2 kutu-Tetradoks kapsül yani antibiyotik.

Hemşire 28 Ocak 2011'de ilaç tedavisine başlayacağımı söyledi. Yani reglinin 21.günü. Uzun protokol başlıyoooor:))

28.01.2011
*Kemal sabah 09.00'da koldan Decapeptyl iğnenin tamamını yaptı.İğne damara denk gelmemeli deri altından yapılmalı. Çok önemli bir detay daha var. Bu iğne hassas mutlaka buzdolabında saklanmalı. Kapakta ya da meyve bölümünde. Buzdolabının üst katları çok soğuttuğu için uygun değil.
*Kahvaltıdan sonra aspirin, folik asit ve antibiyotiği içtim.
*Kemal ayrıca bugün hastaneye gidip sperm örneği verdi.

29-30-31 Ocak 2011 ile- 01-02-03 Şubat 2011'de her sabah 08.30-.09.30 arasında ilaçları vurulmaya devam ettim. Başlarda Kemal vuruyordu. Bir gün işe çok erken gitmesi gerekti. Ben de kendim vurmaya başladım. Kendim vurunca çok daha az acıdı. Hatta hiç acımadığı oldu:) Sol elimle tuttum ve sağ koluma
vurdum iğneyi.

İğne yumurtalarımın beklenenden önce çatlamasını önlemek için kullanıldı. Bu 7 gün süresince yumurtalar baskılandı. Böylece birden daha fazla sayıda olgun yumurta hücresi elde edildi.

3 Şubat'ta regli oldum. Aslında adetin 3. günü hastaneye gitmem gerekti ama 3. gün cumartesiye denk geldiği için cuma günü yani reglinin 3. günü yani 4 Şubat'ta hastaneye gittim.
Tüp Bebek Aşamaları - 3 - Yumurtalıkların uyarılması
04.02.2011
2. aşamaya geldim. Hem de gayet hızlı.
Doktor ultrasonla baktı ve kan testi yapıldı. Kanda östrojen düzeyi azalmıştı yani baskılama sağlanmıştı. Ve 2. aşamaya geçtiğim söylendi. Yine sabah test yaptırdım öğleden sonra hemşire iğneleri nasıl kullanacağımı anlattı.
4 Şubat-7 Şubat 2011 tarihleri arasında bakın neler yaptım:
Sabah 09.00'da koldan yarım şişe Decapeptyl iğnesi (yani ölçüsünü yarıya indirdiler)
Akşam 21.00'da göbekten, göbek deliğinden 4 parmak yukarı, aşağı, sağa ve sola doğru GONAL-F iğnesinden 300 derece oldum.
Gonal-F bir hormon. Yumurtaların çoğalmasını sağlıyor. Karna yaptığım (evet kendim yaptım) iğneyi tam 90 derece yani tam dik olarak karnıma batırdım. Hiç acımıyor. Aşağıdaki bebeği düşününce acı olsa bile kalmıyor:)
Gonal-F toz şeklinde. Bir sıvı ile birlikte veriliyor. Kullanmadan önce bu ikisi karıştırılıyor ve boş injektörden
sıvı ve toz karışımı çekilir. Yani çok kolay birşey değil. Zor da değil yahu:)

8 Şubat 2011 Salı
Sabah yine ultrason ve kan tahlili yapıldı. Yumurta sayım hızla artmıyordu ve yumurtaların boyutu çok büyük değildi. Doktor Gonal-F'in değerini artırdı. 300'den 375'e çıkarttı.
8-9 Şubat 2011'de şunu yaptım:

Sabah 09.00'da koldan yarım şişe Decapeptyl iğnesi, 
Akşam 21.00'da göbekten, göbek deliğinden 4 parmak yukarı, aşağı, sağa ve sola doğru GONAL-F iğnesinden 375 derece oldum. Gonal-F'in bir şişesi 450 derece. Yani yarısından biraz daha fazla FSH hormonunu enjekte ettim. 

10 Şubat 2011 Perşembe
Sabah ultrason ve kan testi yaptırdım.Aynı dozda sabah ve akşam iğne yemeğe devam ettim. İğnesiz yaşayamam.

14 Şubat 2011 Pazartesi
Sabah ultrason ve kan testi yaptırdım. Gonal-F ilacım bitmek üzereydi. Doktor yumurtalarımın yeterli büyüklüğe ulaşmadığını söyledi. İstenen büyüklük 16-20 milimetre. İlacım da bitmişti. Tekrar ilaç almam gerektiği söylendi ancak reçete yazılamadı çünkü reçete için kurul kararı gerekiyordu. Kurul kararını bekleyemezdik Çünkü bir gün bile ilaçları aksatmak tedavinin başarısız olması anlamına geliyor. 300 TL vererek Gonal-F satın aldım.
14-15 Şubat 2011'de aynı dozda sabah ve akşam iğne yapmayı sürdürdüm.Pazartesi cinsel perhiz başladı.
16 Şubat 2011 Çarşamba
Sabah ultrason ve kan tahlili yapıldı. Nihayet olmuştu, yumurtalıklar 16 milimetreyi geçti. 16 Şubatta hemşirenin direktifi doğrultusunda Ganol-F ve Decapeptyl iğnelerini kullanmadım.
16 Şubat 2011 akşamı saat 21.30'da Ovitrelle 250 iğnesini yani son ilacımı kullandım.
Göbekten tüm şırıngayı boşalttım. Ovitrelle yumurtaları çatlatmak içindi.
17 Şubat 2011 Perşembe
28 Ocak 2010'dan itibaren kullanmaya başladığım 100'lük bebek asprini ve folik asiti tüm tedavi boyunca her gün tok karnına kullanmaya devam ettim. 17 Şubatta da yalnız asprin ve folik asit kullandım. İğne süreci sona erdi.
18 Şubat 2011 Cuma
YUMURTA TOPLAMA 
Ve işte o önemli gün. Sabah 08.00'de Kemal ile hastaneye gittik. Annem de yanımızdaydı. Aç karnına ve susuzdum. Öyle buyurmuşlardı. 6-7 kadın üzerimizde ameliyat kıyafetleriyle sıranın bize gelmesini bekledik. Sonuçta beni ameliyathaneye aldılar. Yürüyerek girdim. Çok heyecanlıydı. Ameliyathanedeki doktorum Op. Dr. Tayfun Kutlu'ydu. Önce beni yatırdılar ardından iğne vuruldu yani anestezi yapıldı. Sonra doktor önce rahmimi temizledi ardından yumurtaları toplamaya başladı.
Aynı zamanda kocacımdan da sperm alındı. Yumurtalarım ve spermler labaratuar ortamında temizlendi ve döllenme için biraraya getirildi. Ameliyathaneden hafif baygın çıktım. Yarım saat kadar dinlendikten sonra hastaneden ayrıldım.
Aynı gün aspirin ve folik asitin yanında 4 gün süreyle kısıtlı olmak üzere 3 ilaç daha kullanmaya başladım:
1-Tetradox 100 mg (günde 2 kez tok)
2-Crinone Jel-pregestoron hormonu (1 kez-vajinadan sıkılacak)
3-Prednol tablet 16 mg (1 kez tok)
19 Şubat 2011 Cumartesi
Hastaneyi telefonla aradım. Bana verilen kağıttaki direktiflere uydum ve saat 16.00 gibi Dr. Emre Beyi aradım. Doktor 9 yumurtamın toplandığını bunlardan 2'sinin döllendiğini söyledi. Bu 2 yumurtadan da birinin çok iyi gelişim gösterdiği, diğer döllenmiş yumurtanın ise daha yavaş bölünme yaşadığını söyledi. Biraz moralim bozuldu çünkü tek şansım vardı.
20 Şubat 2011 Pazar
TRANSFER 
En büyük gün. Hastanede 7 kadın bir odada toplandık. Kocalarımız da kapının önünde bekledi. Annem yine yanımdaydı. Bol bol su içtik. İdrar torbamızın iyice dolu olması gerekiyordu. Ben hastaneye gelmeden dayanamayıp tuvalete girdiğim için su içme işini abarttım. 3 buçuk litre su içtim. yaklaşık yarım saat sonra koşarak ameliyathaneye gittim. Bu kez anesteziye gerek kalmadı. Bebişimiz rahmime transfer edildi. Döllenmiş yumurta bölünmüş, bölünmüş ve zigot haline gelmiş. 2 döllenmiş hücre de transfer edildi. Transfer edilirken yanıma Dr Bahar Uslu geldi ve elimi tuttu. Süperdi. Bana 9 yumurtadan ikisinin döllendiğini ve iki döllenmiş hücrenin transfer edildiğini herşeyin çok yolunda gittiğini söyledi. Hemşireler de iyiydi. Ne harika bir gün.

Yaklaşık yarım saat ameliyathane dışında yatarak bekledim. Yanımda kocacım ve annem vardı. Tabii ki şişen idrar torbam çok zorlayınca yarım saat sonra tuvalete koştum. Hemşire gidebileceğimi söylemişti. Benimle birlikte transferi olan kadınlardan hiçbiri tuvalete gitmedi. Bebek zarar görsün istemediler sanırım. Ama hemşire sorun olmayacağını söylemişti. Hastane çıkışı doğru anneme gittim ve orada kaldım. Hiç kalkmadan yattım. Yatış o yatış. 2 gün pek doğrulduğum söylenemez. Hiçbir şey kaldırmadım. kendimi yormadım. Annem de güzel baktı. İyi beslendim.

AH O BEKLEYİŞ 
Devamı burada...

3 Nisan 2011 Pazar

Transfer Sonrası Neler Yaşadım?

Tedavi Sırasında Neler Oluyor?

3 aylık test ve rapor sürecinin ardından 4 Ocak 2011'de Sağlık Kurulu Raporu'nu ve reçetemi aldım ve sıra geldi tedaviye. Bu noktaya gelmek de harika. Tedaviye başlayamayan, şekeri, kalbi izin vermeyen, rahmi uygun olmayan bir sürü kadın var. Şanslıyım.

8 Ocak'ta regli oldum. Adetlerim hep düznliydi. 25 günde bir adet görüyordum.

Tedavi için "Adetin 18-19 ve 20 günü gel" dediler. Heyecandan 17. gün gitmişim:)) Öncesinde ilaçlarımı aldım. İlaç listem şöyleydi:
1-Decapeptyl 0,1 (3 kutu)
Yumurtanın erken çatlamasını önleyen uyarıcı iğne. Buzdolabı rafında ya da buzdolabının meyve bölümünde saklanmalı.

2-Gonal-F 450 (6 kutu)
Yumurtanın uyarılmasını ve mümkün olduğunca çok follikül elde etmek için kullanılır. Oda sıcaklığında saklanabilir ama ben yine de buzdolabında sakladım.

3-Ovitrelle 250 (1 kutu)
Yumurtaları çatlatmak için. Buzdolabında saklamakta fayda var. 

AH O ECZANELER 

Bu 3 ilacı 950 TL'ye aldım. Hepsi de sigorta indirimiyle. Yani gerçek fiyatı 5000 TL falan. Ama bu fiyat tabii ki çok yüksek. 700 TL'ye hatta 600 TL'ye alabilirdim aslında. Ben pazarlık yapmadım, bilmiyordum. İlaçta pazarlık olur mu allahasen. Hem de ne olurmuş. Siz mutlaka eczane eczane dolaşıp en ucuz yerden alın. Tüp bebek tedavisi sırasında aldığım ilaçlardan hangi eczanenin kazıkçı hangisinin normal fiyata sattığını öğrendim. Tecrübelerime göre çok merkezi yerler ve hastane karşısından almayın.Ya da güveneceğiniz bir eczane bulun.
TEDAVİBAŞLIYORTEDAVİBAŞLIYOR
Devamı için lütfen tıklayın

2 Nisan 2011 Cumartesi

8. Hafta

Baby, fetus at 8 weeks - BabyCenter
Ve işte 2. ay. Bulantılar sürüyor. Canım hiçbir şey yemek istemiyor.

Eskişehir'den doktor Burak ile görüştüm. Uzun uzun gebeliği anlattı bana. Anlatırken de risklerinden de bahsetti ki pek hoşuma gitmedi. 2'li 3'lü testlerden bahsetti. Bunları hiç duymak istemiyorum ki. Hamileliğimin keyfine bakmak istiyorum ben.

Bebeğim seni çoook seviyorummmm.

7. Hafta - Tüp Bebek bölümüne son gidiş

Baby, fetus at 7 weeks - BabyCenter
Bulantılara devam. Bu kez şekerlilerin yanında yağlılar da fena yapıyor miğdemi. Kasılmalar da iyice azaldı.
Önceki hafta yemek yiyince bulantı geçiyordu. Şimdi yemek yesem de bulantı devam ediyor.

Ben hala doktorumu bulamadım bu arada. Tüp bebek servisine son kez gittim.

28 Mart günü vajinal ultrason ile baktılar bebişime. Doktor kalp atışını duydum dedi ama ben duyamadım. Doktorun muayenesi çok kısa sürdü. Uzun uzun kalp atışını dinleyeceğim sanıyordum olmadı. Biraz hayal kırıklığı oldu ama neyse. Doktor "herşey iyi artık doğum doktorunu bul" dedi.

Şimdi sırada doktoru bulmak var. Yani en zoru.

Uyku hala çok güzel.

6.Hafta

Baby, fetus at 6 weeks - BabyCenter
Hala miğde bulantısı yokderken haftanın sonlarına doğru başladı. Sabah bir kalktım. Bulantı var. Miğdem de burkuluyor sanki. Ama kusma durumu olmadı hiç. O duruma gelmedim yani.

Artık herşeyi de yiyemiyorum. Şekerli yiyecekler, özellikle çok şekerli olan baklava türü olanlar miğdemi çok bulandırıyor. Burnum çok hassas. Herşeyin kokusunu alıyorum. Bir de devamlı uyumak istiyorum. Uyku harika.

Bu hafta tüp bebek bölümünde ilk kez ultrasona girdim. Çoook heyecanlı. Çünkü kan tahlilleri doğru mu net olarak ortaya çıkıyor. 17 Mart'ta vajinal ultrasona girdim. Biraz da korktum çünkü vajinadan yapılan işlem bebeğime zarar verecek diye endişelendim.  Ama doktor ve hemşire endişelenmemem gerektiğini söyledi.
Ulturason çıktısını verdiler bana. İlk fotoğrafı. Öyle tatlı ki. Seni çoook seviyorum bebeğim...

5. Hafta

Baby, fetus at 5 weeks - BabyCenter
Miğde bulantısı yok. Acaba neden yok? Keşke olsa da içimde olduğunu hissetsem. Bunu söyleyince annem çok gülüyor ve "Olunca seni göreceğiz" diyor. Hadi hayırlısı.

Vücudumda bazı değişiklikler var. Rahmimde kasılmalar var. Hatta iğne gibi batıyor. Doktor rahmim büyürken bu tür tepkilerin olabileceğini söyledi.

Mümkün olduğunca yürüyüş yapmaya çalışıyorum. Ama ağır spor yasak. Evi bile süpürmüyorum. Kendimi hiç yormuyorum.

Bebeğim daha nokta kadar falan.

14 Mart 2011 Pazartesi

Testler-Ben Neler Yaşadım?

Mayıs 2010'da bebek sahibi olmak için harekete geçtim. Ve Ekim ayında Zeynep Kamil'de testlere başladım.



*Önce Tüp Bebek Merkezi'nde adetimin 2. günü ultrasona girdim. (27 Ekim 2010) Kanlı kanlı ultrasında rahminize o aletin girmesi gerçekten de kolay olmuyor. Ama hemen hatırlatayım tedavi boyunca vajinal kontrol o kadar çok ki şimdiden kendinizi hazırlayın.

  Sonuç: Çocuk yapmamı engelleyecek bir durum yok. Daha bilimsel yaklaşırsak:
  Endline 7,5 mm. Uterus 65*33.5mm, myomato, adenomyozis? Sağ over 34*15.5, 7-8 antral folikül, solover 27*18mm, 4-5 antral folikül, <<<<uterus fundusta 30*24mm miyom var.       


*Aynı gün kan testi yapıldı. Sedim1 ve sedim2 yani alyuvarların çökme hızı ölçüldü. Sonuç iyi çıktı. Sorun yok. 
Sedim2:10, sedim1:5...

*Yine 27 Ekim'de tam kan sayımı yapıldı. BA%, RBC, MCV vb bakıldı. MCHC: 32.3 (normalden biraz düşük) ve RBC (kırmızı kan hücreleri) biraz düşük çıktı: 4.60. Ama sorun yok.

*27 Ekim'de kan verme konusunda kendi rekorumu kırdım. 9 tüp. Merak etmeyin birşey olmuyor. Bir diğer kan testi hormon tahlilleri için yapıldı. FT3 (tiroit), Toxo (bbek için çok zararlı bir parazit testi), rubella (kızamıkçık), HIV, FSH değerleri ölçüldü. Toxo değerlerim negatif çıktı. Yani parazit vücudumda yok ve daha önce de girmemiş yani antikoru da yok. Kızamıkçık mikrobu ise önceden geçirdiğim için vücudumda bulundu. (Rubella IgG=98,7).. Yine sorun yok.

*Regli olduğum 2.gün rahim filmi çektirmek için bizzat Radyoloji Bölümü'ne (Hastanenin alt katında) giderek randevu aldım. Aslında 1. gün gitmem gerekmiş. (Böyle buyurdu gıcık sekreter ) Tam bu gün önemli dikkat.5 Kasım'a randevu verdiler. O gün gittim. Gerçekten zordu. Gözünüzü korkutmak istemem ama acı veriyordu. Mutlaka 30-40 dakika öncesinden ağrı kesici almak lazım. (Tabi ki katlanamayacak birşey değil. Regli ağrısı gibi sanki)









Rahimden bir ilaç enjekte ediyorlar. Bu ilaç yumurtalıklara kadar ulaşıyor. Ve rahmin röntgen filmi alınıyor. Film ile yumurtalık kanallarının açık olup olmadığı ortaya çıkıyor. Benim ilk denememde, yani ilk ilaç enjekte ettiklerinde fazla acı duymadım. Doktor bunu garip buldu ve bir kez daha ilaç enjekte etti. 2. kez yapılan uygulamada acıdı. Sonuçta sol yumurtalık kanalımın tıkalı olduğu ortaya çıktı. Hsg raporu: Kavite homojen. Sağ tubada dolum ve peritona geçiş mevcuttur. Sol tuba izlenmemekte.  




*Yaklaşık bir hafta sonra (8 Kasım 2011 için) Jinekoloji bölümünden internetten online randevu aldım ve temizken smear testi ile kültür tahlili yaptırdım.
  Testler temiz çıktı.
  Smear testinin düzenli olarak her yıl yaptırmak gerekiyor. Rahim ağzı kanserinin erken teşhisini sağlıyor.



*30 Kasım'da kan alındı ve  İyi kolestrol (HDL), Kötü kolestrol (LDL), CHOL ve TRIGL değerleri ölçüldü. Hepsi normal değerlerde çıktı.

*Aynı Gün yine kan ile şeker, protein, PH değeri gibi değerler ölçüldü. Yine sorun yok. Yalnız PH değerim biraz yüksek çıktı: 8. Ama doktor sorun olmadığını söyledi.

*30 Kasım'da idrar tahlilleri de yapıldı. Biyokimya tahlillerinde BUN (Kanda üre tahlili), GLU (açlık kan şekeri) vb yapıldı. Normal değerler arasında çıktı.

*Kemal'in (Kocacım) Dragos Şifa, Kartal Devlet Hastanesi ve Zeynep Kamil'de Üroloji bölümünden aldığı raporlarda varikosel teşhisi kondu. Tüp bebek yaptırmak için bu tür erkek kaynaklı teşhisin 3 ayrı hastaneden yapılması gerekiyor. Bu çok önemli. Aksi taktirde kurul tüp bebek tedavisine onay vermiyor.

*Tahlillerle ilgili birkaç ipucu vermek istiyorum. Tüm kan tahlillerine bazılarında gerekli olmasa da ne olur ne olmaz diyerek aç gittim. Sabah 08.30'da hastanede olmak işleri hızlandırıyor. Çünkü hastaların çoğu 09.00'da akın ediyor.

*Devlet Hastanesi olduğu için işler daha yavaş ilerliyor. İsterseniz Tüp Bebek bölümündeki doktorların özel muayenehanelerine giderek süreci hızlandırmayı deneyebilirsiniz. Benim testlerim sırasında araya bayram ve yılbaşı tatilleri girdi. Raporlar gecikti biraz. Sabırsız olmamak gerekiyor. Sabırlı olun. Sakin olun. Bebeğinizin olacağına konsantre olun.

*Testler çok önemli. Verilecek ilaçların etkisi ölçülüyor. Tehlikeli değil mi bakıyorlar.



*Benim hikayeme dönersek, testlerimi tamamladıktan sonra
        DAHİLİYE
        GENEL CERRAHİ
        PSİKİYATRİ
bölümleriyle önceden randevu alarak görüştüm. Hepsinden de tüp bebek yapmasına engel yoktur imzası aldım. Bu bölüm formalite sanki. Doktorlar testlere bakıyorlar ama başka test istemiyor ve özel muayene yapmıyorlar. Bu bölümlerden alınan imzalarla Sistemik Hastalık Raporu için Tüp Bebek ile aynı binada olan Kurula başvurdum. Telefon numarası 216 391 06 80-1009. 1 hafta sonra 8 Aralık'ta raporu aldım.

*Bu raporla Tüp Bebek bölümüne gittim. Oradan da "Tüp bebek için engeli yoktur "raporu aldım ve dosyam açıldı. Bu da yaklaşık 10 günüme mal oldu:)

*Ardından en sonunda tedaviyi başlatacak SAĞLIK KURULU RAPORU'nu almak için bir kez daha kurula başvurdum. Kurul raporu 28 Aralık'ta çıkacaktı ama yılbaşı rehaveti nedeniyle 4 Ocak 2011'e sarktı. Bu raporla doktor heyeti, Op.Dr. Yadigar Sadiye Eren, Op.Dr. Niyazi Tuğ, Op.Dr.Tayfun Kutlu, Op.Dr. Arman Özdemir ilaçlarımı ve dozajını belirledi. Ve işte nihayet tedaviye başlayacağım. Yaşasın.

Tüp Bebek Testleri

Tüp bebek tedavisi görmeden önce bazı testleri yaptırmak gerekiyor. Çünkü vücudun, ilaçlara uyum sağlaması gerekiyor. Yan tesirlerinin sağlık sorunları yaratmaması gerekiyor. Ve anne adayının bebek sahibi olmaya beden ve psikolojik olarak hazır olması gerekiyor.
Neyse uzatmayayım işte yapılması gereken testler:

Kadınlar İçin:

1-Adetin 2. veya 3. günü sabah 08.30'da ultrason -Tüp Merkezinde
2-Kan Testi, Hormon tahlili: FSH, TSH, Prolaktin, Estradiol (Sabah aç karnına 08.30'da) -Tüp Merkezine gidip bilgisayara giriş yapılacak. Ardından Kan merkezine gidilecek.
3-Kan Testi, Seroloji: Anti HIV, Anti HCV, HBSAG, ANTİHBS, TOXO IGG, IGM ve rubella IGM, IGG -Tüp Merkezine gidip bilgisayara giriş yapılacak. Ardından Kan merkezine gidilecek.
4-HSG Filmi (Rahim Filmi)- Adetin 1. günü radyolojiden randevu alınacak. (1 hafta sonra randevu verilecek)
5-Temizken (Regl değilken) Servikal Smear ve Kültür Tahlili - Jinekoloji bölümünde yapılıyor, önceden randevu alınacak.
6-Akciğer Filmi (Radyoloji Bölümü'nde)
7-Kan, Biyokimya: Glikoz, Bun, Kreatinin, Ürik -Tüp Merkezine gidip bilgisayara giriş yapılacak. Ardından Kan merkezine gidilecek.
8-İdrar tetkiki, aptt, protrombin zamanı
9-EKG (Ekg bölümünden hemen alınıyor)



Erkekler İçin:
1-Seroloji: ANTİ HIV, ANRI HCV, HBSAG, ANTIHBS
2-Sperm Tahlili: Üroloji bölümünde muayeneden sonra Tüp bebekten randevu alınacak.

SGK ile Tedavi için İstenilen Evraklar

1-Kadının 4, erkeğin 1 vesikalık fotoğrafı
2-Evlilik Cüzdanı aslı ve fotokopisi
3-Nüfus cüzdanı fotokopileri
4-SSK ve Bağkurlu hastalardan prim gün sayısı çıktısı (Hizmet Dökümü)-SSK Müdürlüğü'nden onaylı
5-Karı-koca ayrı ayrı Nüfus Müdürlüğü'nden nüfus kayıt örneği

Önemli Notlar:
*Bu testler hemen hemen her hastanede aynı ama benim kaynağım Zeynep Kamil Hastanesi
*Erkek sperm testinden önce 3-5 günlük cinsel perhizde olmalı.
*10 günde bir hastaneye giriş yaptırılmalı. (Nüfus cüzdanını verip tüp bebek bölümünde tedavi olacağını söylüyorsun)
*Hasta tedavilerinin devletçe karşılanması için çiftleriden en az birinde kısırlık raporu alınmalı, kadının 23 yaşından büyük 40 yaşından gün almamış olması gerekiyor. Sigortalının (kadın ya da erkeğin) 5 yıl ya da 900 iş günü çalışıyor olması şart. Tüp bebekten önce aşılama ve ilaç tedavisinin yapılması isteniyor. (Ben daha önce tedavi olmadım, doktor direkt tüp bebek önerdi, yani istisnalar da oluyor)

Tüm bu testler tamamlandıktan sonra sağlık kururlu raporu almak için hastanedeki çeşitli bölümlerden onay almak gerekiyor. Bu bölümler:
-Dahiliye
-Genel Cerrahi
-Psikoloji
Bu bölümlere randevu ile gidilip tüp bebek için onay alınıyor.

**Alınan bu onay, akciğer testi sonucu, 3 vesikalık fotoğraf, nüfus cüzdanı fotokopisi ile HASTANE KURULU'na gidiliyor. Yaklaşık 1 hafta 10 gün sonra sistamik hastalık raporu veriliyor.

**Sistamik Hastalık Raporu ve diğer test sonuçlarıyla tüp bebek bölümüne gidilir. Yaklaşık 1 hafta sonra sonuç alınır.Onay alındıktan sonra tekrar HASTANE KURULU'na girilir. Kurulda hastanın hangi ilaçları nasıl kullanacağı uzman doktorların ortak kararıyla belirlenir.

* *Sağlık Kurulu Raporu ile Tüp Bebek süreci başlamış olur.

Bunlar teorik bilgiler. Ben neler yaşadım? Test sonuçlarım neler oldu? İşte cevabı: Tıklayın lütfen

Neden Zeynep Kamil?

"Hemen tedaviye başla, 37 yaşındasın ve her geçen gün aleyhine işliyor. Yarın değil hemen bugün doktora git"...

Eskişehir'deki doktor  tanıdığımız Burak Yaşar bu sözlerle beni uyardı ve harekete geçmemi sağladı. Oysa ki 5 yıldır evliydim ve evlendikten 1 yıl sonra "Çocuğumuz olsun" demeye başlamıştık. Hep doğal yollarla olsun istedik ama olmadı.

Önce Medical Park Göztepe'de Op. Dr. Can Şener ile görüştüm. Tarih 24 Mayıs 2010, saat sabah 09.00'du. Doktorlardan güler yüz görmek için özel hastaneye gitsem de o gün Can Bey'in  kötü bir günüydü . Yüzüme bile bakmadan muayeneye başladı. Ve benim miyom ameliyatı olmam gerektiğini söyledi. Sadece vajinal muayene ile bu sonuca vardı. Hatta hemen ertesi gün ameliyat olabileceğimi söyledi. Doktorla frekansımız hiç tutmadı. "Ne ameliyatı, bu karar bu kadar çabuk mu verilir" dedim ve hastaneden kaçarak uzaklaştım. Bir yandan hıçkırıklara boğuldum bir yandan da kocamı, Kemal'i aradım. Kemal'le konuşunca özel hastanelerinde -gerekli ya da gereksiz- ameliyat kararlarının çok çabuk verilebildiği, başka bir doktora gitmem gerektiği konusunda hemfikir olduk.

Yaklaşık bir hafta sonra yani kendimi biraz topladıktan sonra bu kez Kemal'in iş yeri yakınlarında, Cevizli'deki Dragos Şifa hastanesine, Doktor Tahir Tosyalı'ya gittim. Tahir bey kesinlikle miyom ameliyatına ihtiyacım olmadığını söyledi. Ve bebeğin neden olmadığına dair testlere başladı. Testler çok uzun sürdü ve sanırım hep genç hamile adaylarıyla görüşmeye alışmış doktorum işi biraz yavaştan aldı. Oysa benim zamanım çok kısıtlıydı. Bu arada kocam da Tahir Bey'in yönlendirmesiyle bir ürolog tarafından tedavi edildi. Kısırlık teşhisi kondu ama bir türlü tedaviye ya da yönlendirmeye geçilmedi. Doktorum iyiydi ama sanırım kısırlık uzmanlık alanı değildi. 

2 özel hastane deneyiminden sonra arkadaşım Bora'nın yönlendirmesiyle Çapa Tıp Fakültesi'nde Prof. Dr. Halil Saygılı'ya gittim. Halil Bey Dragos'tan aldığım test sonuçlarına bakarak "Hemen tüp bebek merkesine başvurun ve hemen tedaviye başlayın" dedi. 

İşte istediğim yönlendirme buydu. Hemen hastanenin tüp bebek ünitesine gittik. Tüp bebek testleri o gün başladı. Ama yeni bir sorun bizi bekliyordu. Test tarihleri ya da test sonuçları en erken 1 ay sonra alınıyordu. 
Hatta sperm testi 2 ay sonraya gün verildi. Biz de süreci hızlandırmak için testleri evimizin de olduğu Üsküdar çevresinde yapmaya karar verdik. 

En ufak teste ya da muayeneye para ödemeye alışmış bünyemiz SSK ile ücretsiz test olunacağını görünce şaşırdı ama çabuk alıştık. Üsküdar Devlet Hastanesi'nde kan testlerini yaptırdım. Smear testi için ise Zeynep Kamil'e gittim. Zeynep Kamil'de görüştüğüm doktor Op. Dr. Kenan Sofuoğlu'na hastanede sadece test yaptırmak istediğimi, sonra sonuçları Çapa'ya götüreceğimi söyledim. O da bana Tüp bebek sürecinde çok sık hastaneye gelmem gerektiğini ve bu testlerin hep devam edeceğini söyledi ve "Zeynep Kamil çok iyi bir hastane ve Tüp bebekte çok iyi uzmanlarımız var, madem buraya yakın oturuyorsunuz burada tedavi görmenizi size tavsiye ederim" dedi. Annemle gitmiştik hasteneye. Aklımıza yattı. Tamam dedik. Hastanemiz Zeynep Kamil Olsun. Ve Zeynep Kamil'de tüp bebek hikayemiz işte böyle başladı.



23 Şubat 2011 Çarşamba

Moral Veren Videolar







Merhaba

Selam. Burada size Tüp bebek ve sonrasındaki hamilelik sürecimi paylaşacağım. Benimki bir başarı hikayesi. Biliyorum, yaşadım ki bu süreç çok stresli. Bu yazılar eminim size yardımcı olacak, stresinizi azaltacak.
Hadi başlıyoruz.
Sevgiler